1942 yılında Trabzon’da dünyaya gelen sanatçı Alaettin Aksoy, Türkiye'nin çağdaş resim sanatındaki önemli temsilcilerinden biri olarak dikkat çekiyor. 1963-1968 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde eğitim gören Aksoy’un sanatı, henüz öğrencilik yıllarında uluslararası alanda ilgi gördü. Eserleri, Genç Sanatçılar Bienali kapsamında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilendi.
Uluslararası Bir Sanat Yolculuğu: Alaettin Aksoy’un Paris’ten İstanbul’a Uzanan Hikâyesi
1969 yılında İstanbul’da, Alman Kültür Merkezi’nde açtığı kişisel sergiyle dikkatleri üzerine çeken Aksoy, 1972 yılında devlet bursuyla Fransa’ya gitti. Paris’te geçirdiği beş yıl boyunca, Fransa’nın çeşitli kentlerinde karma sergilere katıldı. 1975 yılında, Fransız sanatından seçme eserlerle birlikte tasarımlarının Seul’de sergilenmesi, sanatçının uluslararası görünürlüğünü daha da pekiştirdi.
1977 yılında Türkiye’ye dönen Alaettin Aksoy, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliğine başladı. Akademik görevini hâlen sürdüren sanatçı, aynı zamanda İstanbul’daki atölyesinde resim ve taş baskı çalışmalarına devam ediyor.
Aksoy’un sanatı; figüratif anlatım gücü, renklerin cesur kullanımı ve geleneksel Türk motiflerini çağdaş estetikle buluşturma becerisiyle öne çıkıyor. Sanatçı, kariyeri boyunca birçok ödüle de layık görüldü. 1976 yılında “Yılın Genç Sanatçısı” ve grafik dalında ikincilik ödüllerini, 1979’da Durmuş Yaşar ve Oğulları Sergisi 25. Yıl Özel Ödülü’nü, 1980’de ise aynı serginin başarı ödülünü kazandı.
Alaettin Aksoy’un hikâyesi, yalnızca bir sanatçının yükselişi değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanatsal görünürlüğünün dünyaya açılan penceresidir.